Kayıtlar

Aralık, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bilinen: 'Arap Baharı', Peki Ya Gerçekte Olan?

Resim
İslam aleminde son bir kaç aydır ardı ardına yaşanan olaylar, herkesin üzerinde yoğunlaşıp düşünmesi gereken son derece önemli gelişmelerdir. Arap dünyasında anti demokratik yönetimlerin baskısı altında ezilen, gelir dağılımındaki eşitsizlik nedeniyle fakirlik ve yokluk içinde yaşayan, bazı bölgelerde de dinlerini özgürce yaşamaları engellenen inananlar kötü yaşam koşullarını protesto etmek için gösteriler düzenlemeye başladılar. İlk olarak Tunus’ta üniversite mezunu olduğu halde iş bulamayıp işportacılık yapan Muhammed Buazzi'nin bedenini yakarak fitilini ateşlediği Arap Baharı iki yılını doldurdu. Daha sonra bu protesto gösterileri Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün’e sıçradı, hatta  halk ayaklanmaları ve çatışmalara dönüştü. ‘Arap Baharı’ diye adlandırılan ve 3 diktatörü deviren değişim süreci şu haliyle çıkmazda. Şimdi ülke ülke nerede ne olmuş bir göz atalım (Ülkelerle ilgili şimdi yazacaklarımı 18 Aralık 2012 Radikal Gazetesi, Merve Alkan isimli yazarın makalesinden faydal

Çözünür Kuantum Balıkları- EPR (Einstein-Podolsky-Rosen) Paradoksu

Resim
Kuantum fiziği, klasik fizikle o kadar zıttır ki, klasik fiziğe göre düşünmeye alışmış olan kişiler bu yeni düşünce tarzına kolay adapte olamayabilir. Hatta Einstein bile (bir kuantum kaşifi olmasına rağmen) ilk zamanlarda kuantumun yanlış olabileceğini düşünmüştür. Ancak yaklaşık yüz yıldır biriken bilgi birikimi artık konuyu daha kolay anlaşılır kılmaktadır. Şimdi kuantumun acayipliklerinden birine değineceğim. Konu, Einstein'ın kuantumun yetersiz olabileceği yönündeki kanaati üzerine Podolsky ve Rosen ile birlikte geliştirdikleri paradokstur (1935). Ancak  EPR paradoksu olarak bilinen bu itiraz birkaç on yıl sonra deneysel olarak araştırıldığında kuantumu destekler hale gelmiştir. Şimdi konuyu açıklayayım: Son derece çamurlu olduğu için içindeki hiçbir şeyi göremediğimiz bir gölet düşünelim. Bu gölette bir tane balık yaşıyor olsun. Bir balıkçı bu gölete gelsin ve oltasını sallasın. Balık zokayı yutunca oltayı çeken balıkçı balığı görür. Bu durumdan da çıkaracağı gayet ma

30 yılı değil, 10 yılı seferde geçen padişah Kanuni Sultan Süleyman hakkında....

Resim
Hatırlarsanız kısa zaman önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya Zafer Havalimanı açılış töreninde Muhteşem Yüzyıl dizisini eleştirerek “Kanuni'nin 30 yılı at üstünde geçmiştir. Ben o dizinin yönetmenlerini de televizyon sahiplerini de kınıyorum” demişti. Bu çıkışın gereksiz olduğunu düşünenlerin aksine haklı olduğunu düşünenlerin sayısı oldukça fazla. Peki, bu bilinçli bir hak veriş mi yoksa cehalete mi dayalı? Net olarak söyleyebilirim ki tam bir cehalet, zira belgeler çok açık. Sultan Süleyman’ın seferlerde geçirdiği toplam süre 10 yıl 1 ay, zaten bu da sefer için oldukça uzun bir zaman dilimi. Ama malumunuz üzere toplumumuzda kişileri kahramanlaştırmak adına birçok şeyi abartmak artık gelenek haline gelmiş durumda. Çünkü bu sayede ecdadımızla övünme isteğimizi hat safhalarda tatmin edebiliyoruz. “Ecdat şöyle yaptı, ecdat böyle yaptı. Asla kadınlarla işi olmazdı (sanki ayıp bir şeymiş gibi). Sürekli savaştılar, kendilerine bile vakit ayıramıyorlardı” gibi gereksiz abartı s