Yahudi Soykırımı-Holokost ve Türkiye....



2.Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen ve 6 milyon (kaynaklara göre ölü sayısı değiliyor) Yahudi'nin ölümüne neden olan Nazilerin vahşice uyguladığı soykırımı bilmeyeniniz yoktur. Bu soykırıma Holokost da deniliyor. İşte bununla ilgili Türkiye'nin ne kadar tuhaf bir politika izlediğine kısaca değineceğim.Tuhaf çünkü o dönemlerde Yahudilere yönelik koruyucu-kollamacı tutumlar çok istisnai. İncelemeler devletin resmi politikasının Yahudileri vatandaşlıktan çıkarıp kendi kaderlerine terk edildiklerini gösteriyor. Kimileri bunun Alman baskısıyla yapıldığını söylese de kayıtlar aksini ispat ediyor. Mesela Holokost dönemlerinde Avrupa'da (katliamın uygulandığı bölgelerde) 20-25 hatta 30 bin kadar Türkiyeli Yahudi yaşıyordu (mecburen). Fransa'da ve Belçika'da yaşayan Yahudilerin çoğunluğu oralı değillerdi. Belçika'da yaşayanların %90'ı Belçikalı değildi, Fransa'da yaşayanların ise yaklaşık %50'si. Naziler iktidara geldikten sonra uyguladıkları antisemit politikası da ilk başta orada yaşayan yabancı Yahudileri hedef alıyordu. Ancak bir sürü ülke "vatandaşlarımıza ne yapıyorsunuz?" diye tepki gösterirken Türkiye çekimser bir tutum sergiledi. Zaten Türkiye'de Holokost öncesi düzenlenen kararnameler Holokosta karşı nasıl bir tutum sergileneceğini açıkça ortaya koymuş. Mesela:

Ankara hükumeti 29 Ağustos 1938'de 2/9498 no'lu kararnamesi: "Türkiye'ye gelecek yabancı uyruklu Yahudilere karşı alınacak tedbirler: 'Tebasında bulundukları Devlet arazisinde yaşama ve seyahat bakımlarından takyidata tabi tutulan Musevi fertlerin -bugünkü dinleri ne olursa olsun-Türkiye duhulleri ve Türkiye ikametleri memnudur.'"

İkinci olarak: Türkiye'nin Yahudi mültecilerin girişini engellemek için aldığı tedbirler; Mayıs 1937: İskan Kanununa göre Yahudiler istenmeyen unsurdur. 
Haziran 1938: Pasaport Kanunu; Türkiye, Alman Yahudilerinin pasaportlarına gizli bir işaret konulmasını istiyor.
Ağustos 1938 2/9498 nolu kararname.  

Ve Türkiyeli bir çok Yahudi Türk makamlarından yardım istediğinde ise makamlar "biz sizi vatandaş olarak tanımıyoruz." demişler. Halbuki görüşme yapılanlar "babam her yıl vatandaşlığını yenilemek için parasını ödüyordu" diyor.

Ayrıca Alman takibatı başlarken, Türkiye'de Başbakanlık Arşivi'nde 1940'lı yılların vatandaşlıktan çıkarma kararlarına bakıldığında, bunların %90'ı Yahudi. Ve içler acısı olan da bu Yahudilerin %85-90'ı Avrupa'da yani Nazi bölgelerinde yaşayan Yahudiler.

Aşağıdaki katledilen Yahudilerin ülkelere göre dağılımları görülüyor. Kim bilir kaçı Türkiye'nin vatandaşlıktan çıkardığı, göçe mecbur bıraktığı insanlar...


Arnavutluk:600 Bulgaristan:11.000 Danimarka:161 Almanya:165.000 Fransa ve Belçika:32.000 Yunanistan:60.000 İtalya:7.600 Yugoslavya:55.000 – 60.000 Lüksemburg:1.200  Hollanda:102.000 Norveç:735 Avusturya:65.000 Polonya:2.700.000 Romanya:211.000 Sovyetler Birliği:2.100.000 – 2.200.000 Çekoslovakya:143.000 Macaristan:502.000

Bazı kaynaklarda 55,500 Türkiyeli Yahudi'nin katledilmesinin yine Türkiye'nin izlediği mükemmel politika ile engellendiği söylense de yukarıda, yaptığım araştırmalar sonrası yazdıklarım hiç de yabana atılır deliller değil.

Bizde kendini beğenmişlik hat safhalarda. Bunu hiç kimse inkar edemez. Öfkemize yenildiğimizde, içimizdeki kin açığa çıktığında ırkçılık ya da faşistlik, kan ve katliam arzusu bir anda kendini belli ediveriyor. İşte bizim en büyük sorunumuz bu. Bir diğeri de "Türkler" olarak kendimize asla toz kondurmamamız. Kendimizi, politikalarımızı eleştirmiyoruz. Putlaştırdığımız bir takım insanların hata yapmış olabileceğini kabul edemiyoruz. Sürekli geçmişimizle övünüp duruyoruz. Nasıl daha ileri gidebiliriz diye düşünmekten ziyade hep gereksiz muhalefetlerle daha da geriliyoruz. Çözüm üretmiyoruz. Kendimizle, geçmişimizle, hatalarımızla yüzleşmiyoruz belki de yüzleşmekten korkuyoruz yahut da kendi sözde "üstün ırkımıza" hata yapmayı konduramıyoruz. İşte bu zihniyet düzelmezse daha da geri gitmemiz kaçınılmaz olacak.

Enaniyet, ırkçılık, kavmiyetçilik, bölünmüşlük-parçalanmışlık, sevgisizlik, kin, bencillik, güce tapma, masumu ezme, adaletsizlik gibi, insanın korkunç düşünceleriyle oluşturulmuş tüm bu unsurların yerine sevgi, hoşgörü, merhamet, eşitlik, demokrasi, adalet gibi unsurları getirmek yine insanların elinde... Ama gelin görün ki inanç ve istek yok... Gördüğüm ve anladığım kadarıyla intikam duygusu baskın ve çözüm hep karşı tarafın kanını akıtmakta aranıyor. Ve her seferinde masumların, küçük küçük çocukların kanı akıyor...

Kaynaklar: 
en.wikipedia.org/
http://tr.wikipedia.org/wiki/Holokost
Corry Guttstadt, Türkiye, Yahudiler ve Holokost
Toplumsal Tarih Dergisi, sayı:225 Eylül 2012

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Işık saçan canlılar: Biyolojik Işıldama

Termodinamiğin ikinci yasası: Entropi nedir?

Fizikte rota değişimine neden olan Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi